3 Temmuz 2013 Çarşamba

Engelli Bireylere Yönelik Tutumlar..

Engelli bireylere yönelik tutumlar:

Özellikle 1950’li yılardan başlayarak, Toplumlarda Demokrasi ve insan hakları konusundaki görüşlerin ve uygulamaların yaygınlaşması ile birlikte, engelli bireylerin toplumda diğer insanlarla eşit haklara sahip oldukları ve temel haklardan yararlanmamaları gerektiği görüşü kabul edilmeye
başlanmış ve gelişmiş ülkelerde bu yönde yasal düzenlenmeye gidilmiştir.
Engelli bireylerin toplumla kaynaşmalarında yapılan bu tür düzenlemeler tek başına yeterli olmamaktadır. Engelli bireyin kendi özellik ve potansiyeli çerçevesinde olabilecek en üst düzeyde gelişiminde, toplumda üretken ve olabildiğince bağımsız bir birey olarak yaşamını sürdürebilmesinde; Başta anne-baba, akranlar, eğitimciler, sağlık personeli olmak üzere, engelli birey ve ailesine hizmet veren Psikolog, çocuk gelişimi uzmanı, sosyal hizmet uzmanı vb,  çalışma yaşamında ki işverenler, engelli olmayan çalışanlar meslek örgütleri ve toplumdaki  insanların engelli bireylere yönelik tutumlarının önemli bir rolü vardır. Ancak yapılan araştırmalar neticesinde genel olarak engelli bireylere yönelik kalıp yargıların, olumsuz ve dışlayıcı, reddedici tutumların varlığını göstermektedir.
Engelli bireylere yönelik tutumlara aile bireyleri açısından bakıldığında, engelli bir çocuğa sahip olma ailede olumsuzluklara yol açmaktadır. Ailelerin yaşadıkları duygusal zorluk, çocuklarının durumlarına ilişkin yeterli bilgi edinememe, diğer insanlara çocuğunun durumunu açıklamada çekilen güçlük, engelle bağlı olarak gelişen engelli bireyde  görülen davranış ve sağlık sorunları, tedavi ve eğitim konusunda uzmanlarla görüşebilme eksikliği, yeterli eğitim ortamı bulma çabası, ekonomik olarak yetersizlik ve en yıkıcı olanı ise engelli bireyin gelecek kaygısı, aileler için stres kaynağı oluşturmaktadır. Yaşadıkları bu stres anne ve babaların çocukları ile iletişim kuramama, çocuklarına ilişkin gerçekçi olmayan beklenti içine girme, çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını göz ardı ederek sadece fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak ve hatta çocuklarını tamamen reddetme gibi olumsuz tutumlar sergilemelerine yol açmaktadır. Bazı ailelerde engelli çocuğun varlığı evlilik ilişkisinin bozulmasına neden olmaktadır.
Engelli bireylere yönelik akran tutumlarına bakıldığında engelli bireyin diğer bireyler tarafından belirli ölçülerde reddedildikleri, düşük sosyal statüde algılandıkları için kaynaşma rehabiliteleri gerçekleşmemektedir.
Engelli bireylerin normal yaşıtları ile bir arada olacakları eğitim ortamlarında kabul görmemelerinde, gelişim ve eğitimlerinin sağlanmasında, okul yöneticilerinin, okulda çalışan rehber öğretmenlerinin, idari personelin ve önemlisi öğretmenlerinin engelli bireylere karşı tutumlarının çok önemli rolü vardır.
Öğretmenlerin tutumları konusu incelendiğinde, engelli bireyin eğitimlerini karşılamada kendilerini yeterli ve başarılı olarak algılayamayan ve engelli öğrencinin eğitimde yeterli destek ve hizmetleri alamayan öğretmenler, engelli öğrencilere karşı olumsuz tutumlar sergilemekte ve sınıftaki diğer öğrencilerin de engelli arkadaşlarına yönelik olumsuz tutumlar sergilemesine neden olmaktadır. Bu sıkıntının giderilmesi için öğretmenlerimizin hizmet içi eğitim alarak engelli bireyler hakkında bilgilendirilmeleri gerekmektedir. Bu Eğitimi aldıklarında, engelli bireylere karşı tutumlarının ve yaklaşımlarının daha olumlu olması ve engelli bireylerin eğitiminde daha başarılı olmalarını sağlayacaktır.
Eğitimcilerin yanı sıra engelli bireylere hizmet verenlerin en önemli olanlarından biri ise sağlık personeli ve tıp doktorlarıdır. Aileyi ilk bilgilendirme ve yönlendirmede en önemli role sahip kişiler olarak doktorların engelli bireylere yönelik bakış açıları çok önem taşımaktadır. Çünkü onlar bilirler ki bazı insanların diğer insanlara göre fiziksel ve ruhsal durumundaki farklılık ya da eksiklik engel teşkil etmektedir.  Bu farklılığın, birey üzerindeki yaşamsal zorluğu tespitini de kendileri yaparlar.  Engelli aileleri ve doktorlar arsında bazı iletişim problemleri yaşanabildiği görülmektedir. Engelli aileleri özellikle çocuklarının problemlerinin kendilerine iletilme biçiminden rahatsız olduklarını ve engellinin durumu hakkında yeterli ve aydınlatıcı bilgi alamadıklarını belirtmektedirler.
Engelli bireylerin çalışma yaşamına katılmaları ve işverenlerin tutumları; İşverenlerin, engelli bireyleri işe alma konusundaki olumsuz tutuma sahip oldukları, işyerlerinde özürlü birey çalıştırmak istemedikleri görülmektedir. Bazı işverenler bu duruma gerekçe olarak; düşük verimlilik ve kalite, işin ağır ve tehlikeli olması, engelli bireylerin işyeri koşullarına uymada güçlük çekmesi ve işyerinin fiziki koşullarının, araç gereçlerinin engelliye uygun olmaması gibi nedenleri gösterebilmektedir. Buna karşı engelli bireylerle iş ve kişisel deneyimleri olan, ayrıca engelli birey hakkında bilgi sahibi olan işverenlerin daha olumlu tutumlara sahip oldukları görülmektedir.
İşverenler kendilerini kandıradursun biz tarihe adını altın harflerle yazdırmış ressam, şair, sanatçı, ve bilim adamlarına  bakalım. Örneğin 20`inci yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak nitelenen Albert Einstein basit matematiksel problemleri çözmede güçlük yaratan “Disleksi (Basit tanımıyla öğrenme bozukluğu demek. Dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren bir öğrenme bozukluğudur.)”  ve “Asperger bozukluğu (Asperger sendromu yaşayan insanlarda bir nevi empati eksikliği oluyor. Yani karşısındaki insanın bağırma sebebinin kızgınlıktan olduğunu ya da ağladıklarında üzgün olduklarını anlayamayabiliyor ve ona göre tepki veremiyorlar. Asperger sendromu olan kişiler sıkça ortalama veya ortalama üstü zekâya sahip olduğu görülmüştür.)” hastalığına sahip. Fizik, kimya, matematik dehası sayılan ve IQ’su gelmiş geçmiş en yüksek insan olan Einstein bir zamanlar öğrenme bozukluğu çektiği için tembel ve başarısız olduğu gerekçesiyle okuldan atılmıştır.
LUDWIG Van BEETHOVEN: 1770 doğumlu Alman klasik müzik bestecisi. Yaşamı boyunca sağlık problemleri çeken Beethoven 1801’de işitme problemleri yaşamaya başlamış ve 1817’de tamamen sağır oldu. Bu dönemden sonra sağırlığı müzik yaşamını hiçbir şekilde etkilememiş, hatta hepimizin çok iyi bildiği 9`uncu senfoniyi sağırlık döneminde bestelemiştir.
*İşitme özürlü
*Astım
*Takıntı hastalığı (Obsesif kompulsif bozukluk)
*Asperger bozukluğu 
ISAAC NEWTON: İngiliz fizikci, matematikci ve astronom 1642 - 1727) 1669`da beyaz isigin bilesimi uzerinde bir teori ortaya atti. Newton isigin kucuk cisimlerden meydana geldigini saniyordu. Etki ile tepkinin ayni (esit) oldugunu ileri surdu. Evrensel cekim yasasini kesfetti. Teleskobu icat etti.
*Şizofren
*Kekeme
*Asperger bozukluğu
*Epilepsi
THOMAS EDISON: Bini aşkın buluş yapan, bu arada elektrik ampulünü fonografi ve film gösterme makinelerini geliştiren Amerikalı mucit.
*İşitme özürlü
*Disleksi
LEONARDO DA VINCI: İtalyan Rönesans mimarı, müzisyen, anatomist, mucit, mühendis, heykeltraş, geometrisyen ve ressamdır. En önemli yapıtları `Mona Lisa` ve `Son Yemek`.
*Disleksi
*Asperger bozukluğu
*Epilepsi
Ayrıca; Vincent van Gogh, Stephen Hawking, Mozart, Pablo Picasso, Frida Kahlo, Galileo Galilei, Charles Darwin, Tolstoy, Christy Brown, Dante, Agatha Christie, Aristoteles, Jules Verne, Charles Dickens, Benjamin Franklin, Graham Bell, Dostoyevski, Michelangelo, Goethe, Napolyon Bonapart, Socrates, Poe, Kurt Cobain, Elvis Presley, Michael Jackson, Bill Gates, Walt Disney, Tom Cruise, Harrison Ford, Marilyn Monroe, Leonardo Di Caprio, Tom Hanks, Cameron Diaz, Jesica Alba, Aşık Veysel, Metin Şentürk, Tevfik Fikret ve daha niceleri, bu örnekler saymakla bitmez.
Günlük hayatımızda kullanmadan yapamadığımız bütün araç-gereçlerin mucitleri çoğunun birer engelli olduğunun farkında mısınız? Günümüzde de engelli bireylerimize olanak sağlansa toplum tarafından her yerde ve her zaman kucak açılsa geçmişteki “DAHİ”lerden daha iyi işler başarabileceğini hepimiz biliyoruz.
Engelliler için yaptıklarınızı aslında kendiniz için yaptığınızı unutmayın. Engelli olmak, engel değildir. Asıl engelliler, karşılarına çıkan engeli geçemeyenlerdir.
Konuma Einstein’ın gelecek nesillere bilhassa engelli bireylere mesajıyla nokta koymak istiyorum.

“Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma. Bana da ‘gerizekalı’ dediler, atomu parçalayıp ellerine verdim.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder